Sıradaki Maç

15 Ağustos 2011 Pazartesi

Futbolda Reenkarnasyon


 
   Bazısı, insan öldükten sonra evrende bir yer açıldığına, dünyada o esnada doğan bir kişinin de onun yerini doldurduğuna inanır. Yaşam için ne kadar geçerli olduğu inançlar arası bir tartışma konusu; ancak futbolda, -özellikle son dönemde- trajikomik örneklerle karşılaşıyoruz.

  En bilineni, efsane sol açık Pavel Nedved'in emekliliğinin ardından Güney Afrika 2010 Dünya Kupası'nda yıldızını parlatan Milos Krasic oldu. Juventus taraftarı Krasic'i izledikçe o kadar heyecanlandı ki, belki yolu Türkiye'ye Fenerbahçe ile düşmek üzere olan Sırp kanat oyuncusu taraftar baskısıyla Juve yönetimi tarafından apar topar Torino'ya getirildi ve taraftar "yeni Nedved'ine" kavuştu.

  İtalya'nın bir başka kentinde ise benzeri bir hareketlenme yaşanıyordu. Sürinam asıllı 
Hollanda milli takımının sol kanat oyuncusu  Urby Emanuelson, Ajax'tan Milano seferi yaparken kendisine çoktan "yeni Serginho" etiketinin yapıştırıldığını bilmiyordu muhtemelen...

 2011 yılı içersinde aynı beklenti ve hareketlenme ülkemizde de yaşandı diyebilirim. Milli takımımızın son dönem 10 numarası kimdir? sorusunu sorunca akla ilk gelen isim Yıldıray Baştürk, yerini gerek dış görünüş, gerekse oyun tarzıyla yine kendisi gibi gurbetçi ve gelecek vaadeden Mehmet Ekici'ye bırakmış görünüyor...

 Gelelim Merseyside'ın kırmızı tarafına.. "Adı ağızlara alınmaması gereken kişinin" takımdan sansasyonel ayrılışının üzerinden çok geçmedi. Büyük aşkın ani finali de boğazlarda kötü bir tat bıraktı haliyle... 2010-2011 sezonunun sona ermesinin ardından Comolli ve çetesi genç yetenek avına çıktılar. Hedefte Meksika'da düzenlenen U-17 dünya kupası vardı doğal olarak.

 
Turnuva'nın en güçlü takımı olarak görülen, Türk oyuncuların hiç de azınlıkta olmadığı Almanya'yı yarı finalde geçen ekibin forveti olan Marco Bueno, inanılmaz istatistikler çıkarmasa da sahadaki duruşu ve fizik yapısıyla Comolli'nin gözüne girmiş görünüyor. Ancak onu bu kadar enteresan kılan sadece genç forvetin saha içi performansı değil. Bueno, ülkesinde "el Niño Torres Mexicano" yani "Meksikalı Torres" olarak tanınıyor.

  Lakabın çıkış noktası Marco'nun, Fernando Torres'in Atletico Madrid kariyerine yeni başladığı dönemdeki yeniyetme görüntüsüne ve oyun tarzına birebir benzerliği. Taraftar forumlarından gördüğüm kadarıyla Liverpool'luların da tuhaf bi heyecanı var Bueno konusunda. "O asla bir Torres olamayacak, çünkü o kulübünü satmayacak!" modundalar. Kaderin cilvesi dedikleri bu olsa gerek. Henüz 17 yaşındaki genç yıldız, omuzlarındaki "Judas" yükünü taşıyabilecek mi, zaman gösterecek ancak yeni kulübü kendisiyle 2014'e kadar ön sözleşmeyi imzaladı bile.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder